İçeriğe geç
Anasayfa » Türkiye’de Tartışma Kültürünün Eksikliği

Türkiye’de Tartışma Kültürünün Eksikliği

Bu yazıya nereden başlasam diye bir müddet düşündüm. Nasıl bir giriş yaparsam yapayım illaki beğenmeyen bir kesim olacaktı doğal olarak. Her insanı memnun etmek ne yazık ki mümkün değil. Bu memnuniyetsizlik zaman zaman ortamı gerip tartışmaların başlamasına sebebiyet verebiliyor. Tartışma denince bazılarımız hemen bir ürperiyor veyahut rahatsız oluyor. Nedense bu kelime birçoğumuzda olumsuz bir intiba bırakmış. Peki, neden durum böyle? Tartışma nedir?

Tartışma Nedir?

TDK’ye göre tartışma sözcüğünün üç anlamı var:

  • Bir konuyla ilgili karşıt düşünceleri karşılıklı savunma
  • Karşılıklı ağır sözler söyleyerek yapılan çekişme; münakaşa
  • Bir sorun üzerine sözle veya yazılı olarak karşılıklı, bazen de sertçe savunma

Halk arasında “tartışma” dendiğinde akıllara gelen ikinci anlam olabiliyor. Halbuki gördüğünüz üzere bu kelimenin iki farklı daha anlamı var ve tartışma her zaman olumsuz olmak zorunda değil. Yeri geldiğinde bir tartışma bize pek çok şey katabilir, bizi geliştirebilir.

Neden Tartışmayı Bilmiyoruz?

Türkiye’deki sayısız insan üzücü bir biçimde tartışmayı bilmiyor. Gerçekten bilmiyorlar ve bu bilgisizlik günün sonunda insanların küsmesine, kırılmasına hatta fiziksel olarak zarar görmesine neden olabiliyor. İki fikrin tartışması gerekirken o fikirlerin sahipleri birbirine kaş göz dalabiliyor. Bunu yapan da yalnız okumamış ya da cahil kesim olmuyor sırası geldiğinde aydın veya entelektüel diye adlandırdığımız kesim de yumruklarını, yumruklarını olmasa bile şahane(!) dil becerilerini konuşturup birbirlerine ağız dolusu hakaretler edebiliyorlar. Televizyonda mütemadiyen bir münazara ya da tartışma programı oluyor. Kimler çıkıyor o programlara? Siyasetçiler, alanında uzman kişiler, ünlüler vesaire… Kaç tanesini zevkle izlediniz? Yüksek ihtimalle sadece bir bakıp geçtiniz çünkü siz de o tartışmaların sizi eğlendirmeyeceğini ve sizi geliştirmeyeceğini biliyorsunuz. Tek tük bazı tartışma programları keyifli olup bize yeni bilgiler ve yeni bakış açıları katabiliyor. Kalanlarıysa koca koca adamların birbirlerine bağırmasından ibaret. Ortada bir moderatör var fakat o da ya görevini yapamıyor ya da bilerek yapmıyor reyting uğruna. Çokbilmiş birisi parmağını sallıyor, diğeri “Hayır, sen bilmiyorsun.” diyor ve bu böyle uzayıp gidiyor. Safsatalar ve tonla yanlış bilgi havada uçuşuyor. Niçin böyle oluyor? Bunun aslında temel birkaç nedeni var:

  • Düşünmeyi bilmemek – İnsanlar doğru düşünmeyi bilmiyor, mantık hataları yapıyor, yanlış akıl yürütüyorlar. Kısaca safsata yapıyorlar.
  • Eleştirel düşünememek- Eğitim sistemimiz çocukların bu becerisini mahvediyor.
  • Kitap okuma alışkanlığının kazanılmaması

Bu üç madde daha da artırılabilir ve genişletilebilir. Üç madde için de ayrı bir deneme yazmak gerekiyor esasında. İnsanlarımız argüman üretemiyor çünkü mantık nedir bilmiyor. Safsataları tanıyamıyorlar ve tartışırken bolca yapıyorlar. Bunu okumuş kesim hatta en iyi yerlerde okuyan öğrencilerimiz bile yapıyor. Neden yapıyorlar? Bir argüman sunduğum zaman neden saman adam safsatası yapıyorlar? Niçin bolca ad hominem yapıyoruz, lafı saptırıyoruz? Düşünmeyi bilmiyoruz çünkü. İnsan beyni yanlış akıl yürütmeye son derece elverişli. Eğer siz o beyni eğitmezseniz ne argüman üretebilirsiniz ne de karşıdaki insanı hakkıyla anlayabilirsiniz. Günün sonunda o masadan kırgın kalkarsınız. Eleştirel düşünmezseniz her okuduğunuza inanır her fikirden etkilenirsiniz. Düşüncelerle değil sloganlarla ve kalıplara yaşarsınız. Kitap okuyup bakış açınızı genişletmezseniz, karşıt fikirleri dinlemez ve irdelemezseniz karşıdaki insana tahammülünüz olmaz ve iş “kim daha çok bağırdıysa o haklıdır.” kısmına evrilir. Ülkemizde durum böyledir. Tanınmış kişiler tartıştığında, işi — affedersiniz — bir sidik yarışına çevirirler. Tartışan tarafların takipçileri de bu rekabete katılır. Retorik bilen ve seyirciye oynayan kesim savaşı kazanır. Kendi naçizane deneyimlerimden şunu öğrendim: Tartışılacak insan sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Bazen insanlara sadece : “Evet, haklısın.” demek lazım. Fazlasına lüzum yoktur. Ayrıca siz ne kadar anlatırsanız anlatın sizin anlattığınız karşıdakinin anladığı kadardır.

Sadede gelirsek tartışma konusu temelinde ciddi bir konudur. Doğru yapılırsa tarafları güçlendirir ve aradaki samimiyeti pekiştirir. Eğer yanlış yapılırsa zaten siz neler olduğunu biliyorsunuz.

https://evrimagaci.org/tartisma-nedir-munazara-yapmanin-onemi-nedir-tartismalarda-bilimsel-argumanlar-nasil-uretilir-217

https://abdurrahmanatabas.net.tr/kisisel-gelisim-hakkindaki-dusuncelerim/

“Türkiye’de Tartışma Kültürünün Eksikliği” hakkında 1 yorum

  1. En basit günlük konuşmalarda bile aslında karşımızdakiyle bir tür fikir alışverişi, tartışma içerisindeyiz. Tartışma kültürü hayatımızın bu kadar içerisindeyken, bu konuya değinmeniz çok güzel olmuş. Bahsettiğiniz program ve münazaları, reytingleri bu kadar yüksek olmasına rağmen “yüksek ihtimalle sadece bir bakıp geçtiniz…” demeniz çok naçizane olmuş. Siz de okurlarınızın kalitesini biliyorsunuz 😀

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir